Büyük Amiral Thrawn‘un hikayesine devam edecek olan Thrawn: Alliances kitabından yeni bir pasaj ve kapak fotoğrafı yayımlandı. Her ne kadar kitap Rebels animasyon dizisinin zamanında geçecek olsa da yayımlanan pasajda Thrawn’un Klon Savaşları zamanına dönüyoruz. Anakin Skywalker ile ilk tanıştığı zamana.

Yayımlanan pasajı sizler için çevirdik:

Resmi illüstrasyon.

Navigasyonuna son bir kez bakan Anakin, Actis’i ufka doğru çevirdi ve gaza yüklendi.

Fakat birden bire R2-D2, bir tehlikeyi uyarırmışcasına sallandı. ”Ne oldu?” diye sordu Anakin ve arkasını gösteren ekrana baktığında kaşlarını çattı.

Ensesinde bir ürperti hissetti. Arka tarafında, orta boyda bir yük gemisi boyutunda, bilinmedik bir gemi vardı.

Gemi, hiperuzay halkasının hemen yanında bir yörüngede dolanmaya başladı.

”Yabancı gemi, Galaktik Cumhuriyet’ten Anakin Skywalker konuşuyor,” diye çağrı yaptı. ”Kendinizi tanıtın ve amacınızı bildirin.”

Sessizlik. Belki de Cumhuriyet’in standart frekanslarında iletişim kurmuyorlardır.

Ya da büyük ihtimalle, Ana Galaktik dilini konuşmuyorlardır.

Anakin dudaklarını büzdü ve bildiği ticaret dillerini düşündü. Huttese ve Jabba Ticaret Dili’ni gayet iyi biliyordu, fakat Batuu, Hutt etkisi altında olmak için çok uzaktaydı. Belki Meese Caulf? Bu garip olacaktı, ama başka şansı da yoktu. ‘‘Yabancı gemi, Galaktik Cumhuriyet’ten Anakin Skywalker konuşuyor,” dedi. Meese Caulf sözcüklerini söylerken ağzını elinden geldiğince doğru oynatmaya çalıştı ve dil bilgisi kurallarını düzgün kullanabildiğini umdu. ”Bir Cumhuriyet ekipmanına izinsiz bir şekilde yaklaştınız ve bir Cumhuriyet görevini bölüyorsunuz. Geri çekilin ve kendinizi tanıtın.”

”Sizi selamlıyorum,” aynı dilde konuşan sakin bir sesti bu. ”İsminiz General Skywalker mı demiştiniz?”

”Evet,” dedi Anakin kaşlarını çatarak. ”Ne oldu, daha önceden duydun mu?”

”Hayır, hiç duymadım.” diye cevapladı diğer adam. ”Yalnızca şaşırdım. Size ve ekipmanınıza bir zarar vermeyeceğime dair sizi temin ederim. Sadece bu ilginç aygıta yakından göz atmak istedim.”

”Bunu duyduğuma sevindim.” dedi Anakin. ”Yakından göz attın. Şimdi emrettiğim üzere geri çekil.”

Bir duraksama yaşandı. Sonra yavaş bir tempoda, gemi halkadan ayrıldı. ”Bir Cumhuriyet elçisinin galaksinin bu kısmında ne aradığını sorabilir miyim acaba?” diye sordu davetsiz misafir.

“Senin amacının ne olduğunu sorabilir miyim acaba?” diye cevapladı Anakin. Çok kibar bir cevap değildi, ama kibar olacak bir havada da değildi. Burada durup bu sinsi adamın terbiyeli davranıp davranmadığına baktığı her dakika, Padmé’nin yüzüne bakamadığı her bir dakika demekti. ”İstediğin zaman yoluna devam edebilirsin.”

”Yoluma mı?”

”Yolculuğuna devam edebilirsin,” dedi Anakin. ”Benim hiperuzay halkama bakmadan önce nereye gidiyorsan oraya.”

Bir başka sessizlik. Anakin’in sinirlerini bozan uzaylı gemisi, yana doğru sürüklenmesini durdurdu ve hiperuzay halkasından yüz metre kadar uzaklaştı. Hâlâ rahat olamayacak kadar yakındı. ”Evet, yoluma gidebilirim,” dedi davetsiz misafir. ”Fakat araştırmanızda size yardımcı olmak daha faydalı olacaktır.”

R2-D2 şaşkın bir şekilde şakıdı. ”Sana bir Cumhuriyet görevinde olduğumu söylemiştim,” dedi Anakin. ”Bu bir araştırma değil.”

”Evet, sözlerinizi hatırlıyorum,” diye yanıtladı davetsiz misafir. ”Fakat şu anda savaşta olan Cumhuriyet’in, bir kişiyi tek başına, tek bir gemiyle göreve göndermesine inanmakta güçlük çekiyorum. Bence daha kişisel bir görev için geldiniz.”

”Resmi bir görevdeyim,” diye karşı çıktı Anakin. Bu iş cidden sinir bozmaya başlamıştı. ”Bizzat Baş Şansölye Palpatine tarafından buraya gönderildim.” Görev vermeyi bırak, Palpatine’in burada olduğundan bile haberi yoktu tabii ki. Ama bu yabancı Klon Savaşlarını duyduysa Palpatine’i de duymuş olmalıydı. Şansölye’nin ismini vermek bu tartışmada kendi tarafında bir ağırlık yaratabilirdi. ”Ayrıca bunun için zamanım yok.”

”Katılıyorum,” dedi diğer kişi. ”Belki de direkt aradığınız geminin nerede olduğu göstersek daha iyi olacak.”

Anakin dizlerinin üstündeki ellerini sıktı. ”Açıkla.”

”Nubian gemisinin nereye indiğini biliyorum,” dedi davetsiz misafir. ”Pilotun kayıp olduğunu da biliyorum.”

Anakin dişlerini sıktı. ”Yani özel bir iletişime müdahale ettin.”

”Benim de kendi bilgi kaynaklarım var,” dedi davetsiz misafir, sesi hâlâ sakindi. ”Sizin gibi ben de bu ve başka konularda bilgi arıyorum. Ve tıpkı sizin gibi ben de yalnızım ve soruşturmamı başarılı şekilde yönetecek kadar kaynağım yok. Belki de bir Cumhuriyet generali ile müttefik olursam ikimiz de aradığımız cevapları bulabiliriz.”

”İlginç bir teklif,” dedi Anakin. Şimdi, sonunda yeteri kadar yakındı. Derin bir nefes aldı ve Güç’e erişti.

Davetsiz misafir Anakin’in tahmin ettiği gibi insan değildi. Fakat Cumhuriyet’teki diğer çoğu ırk gibi insansı bir ırktandı.

Fakat zihninin yapısı Anakin’in daha önce hiç görmediği bir şeydi. Düzenli ve tertipliydi. Bilim adamlarının ve matematikçilerin aksine düşünceleri pürüzsüz ve hassas bir şekilde akıyordu. Bu akışa eşlik eden bastırılmış duygular tamamen opaktı. Bilinmeyen numaraların belli bir düzende, hassas bir şekilde dizilimi gibiydi.

”O zaman, aradığın cevaplar neler?”

”İçinde bulunduğun karışıklığı daha iyi bir şekilde anlamak istiyorum. Doğruya ve yanlışa, düzene ve kaosa, güce ve zayıflığa, amaca ve tepkiye dair cevaplar istiyorum.” Kısa bir sessizlik yaşandı. Ses yeniden duyulduğunda ise seste bir resmiyet vardı. ”Kimliğimi sormuştunuz. Şimdi size söyleyebilirim. Ben kumandan Mitth’raw’nuruodo. Chiss Hükümdarlığı’nın Yayılmacı Savunma Filosu subayıyım. Halkım adına, bu savaştaki felaket bizim dünyalarımıza da sıçramadan önce bilgi almak adına sizden yardım istiyorum.”

”Peki,” dedi Anakin. ”Ne zaman hazırsan.”

”Hazırlıkları hemen yapacağım,” dedi Mitth’raw’nuruodo. ”Bir şey daha var. Chiss isimleri diğer ırkların telâfuz etmesi için biraz zordur. İsmimin ortasıyla seslenmenizi öneririm: Thrawn.”

”Sorun yok, Mitth’raw’nuruodo,” dedi Anakin. Bu varlık sinir bozucu olup küçümsemekten başka bir şey yapmayacak mıydı? ”Bunu halledebilirim.”

”Mitth’raw’nuruodo,” dedi uzaylı.

”Ben de öyle dedim zaten,” dedi Anakin. ”Mitth’raw’nuruodo.”

”Mitth’raw’nuruodo diye telâfuz ediliyor.”

”Evet. Mitth’raw’nuruodo.”

”Mitth’raw’nuruodo.”

Anakin dişlerini sıktı. Uzaylınınki ile arasındaki küçük telâfuz farkını duyabiliyordu, fakat nasıl düzelteceğini bilemiyordu. ”Öyle olsun,” diye hırladı. ”Thrawn.”

”Teşekkürler,” dedi Mitth’raw’nuruodo–Thrawn. ”Böylesi daha kolay olur. Mekiğim hazır. Bir an önce yola koyulalım.”

Önceki İçerikJedilar ve Kökenleri: Je’daii Düzeni
Sonraki İçerikStar Wars’ın Yeni Açık Dünya Oyun Projesi Askıya mı Alınıyor?