“Kinin ve güce olan arzun yüzünden; Karanlıklar lordunun aklını çelmesine izin verdin yok etmeye ant içtiğin şey haline dönüştün”
– Obi-Wan’dan Anakin’e
Karanlık Taraf; Kanlı Sayfa
Gelmiş geçmiş en güçlü Sith olan Darth Sidious, Mace Windu tarafından hiç beklemediği şekilde yenilgiye uğrayınca son çare olarak Anakin’i Karanlık Taraf ile manipüle edip onu Karanlık Taraf’a çekmiş Windu’nun elinden kurtulmayı başarmıştır. Aynı olay tam 23 yıl sonra Kahraman Jedi Luke Skywalker iki Sith lorduna karşı gelip ölümün kıyısına geldiğinde tıpkı Palpatine’in ofisinde yaşananlar gibi Luke, babasının içinde ki o noktaya dokunmuş Anakin Skywalker’ı uyuduğu uykusundan uyandırmıştı. Anakin Skywalker, tıpkı ondan öncekiler gibi farklı bir amacı olsa da ustasına ihanet etmişti bu Sith’ler için kalıplaşmış bir şeydi… İhanet!
Güç’ün karanlık tarafı, yaşayan tüm canlılara karşı korku, nefret ve kıskançlık saçıyordu . Güç’ü yönettiğini zanneden bir kişi aslında Karanlık Taraf’ın kölesinden ibaretti. Her ne kadar Sith’ler, Karanlığın Aydınlıktan üstün olduğuna inansalar da Tarihte bir çok kez Jedi’lar öne geçmiş ve hep yenilen taraf Sith’ler olmuştu. Belkide Evrenin en güçlü adamı olacak Luke Skywalker, Usta Yoda’ya Karanlık Tarafın daha güçlü olup olmadığını sorduğunda; Yoda’dan “Hayır”, Luke daha şaşkınlığını ifade edemeden önce “Sadece karanlık tarafa geçmek daha kolaydır.” cevabını aldığında bunu sadece Luke anlamamıştı, hepimiz bunu anlamıştık. Hep aksini iddia etseler de Karanlık Taraf, Obi-Wan’ında dediği gibi ”Karanlık tarafa karşı çıkmak güç ister! Sadece zayıf olan ona sarılır!” Sonsuz güç arayışı, ihanet.. Ancak Sith’lerin bir felsefesi vardır bu felsefe onlara güç verir. Bu felsefeyi anlamak Sith’leri anlamaktır.
“O gece Darth Sidious şehre hâkim bir balkondaydı, göz kırpan ışıkların arasında bir gölgeydi, çırağını kaybetmenin öfkesi karanlık yüzüne vurmuştu. Darth Maul bir Sith Lordu olana kadar yıllarca eğitilmişti. Karşısına çıkan jedi Şövalyelerinden çok daha üstündü ve onları kolayca yenmesi gerekiyordu. Kötü kader ve talih onun ölümüne sebep olmuştu, bu ikisini karanlık tarafın gücü bile alt edemezdi. En azından kısa sürede edemezdi. Kaşlarını çattı. Darth Maul’un yerine birini bulmak zorundaydı. Başka bir çırak alması gerekiyordu. Öyle birini bulmak da kolay olmayacaktı. Darth Sidious korkuluklara doğru yürüyüp ellerini soğuk metalin üzerine koydu. Kesin olan tek şey, Darth Maul’un Ölümünden sorumlu olanları hiç unutmayacağıydı. Hepsi bunu ödeyecekti. Gözleri parıldadı. Yine de bu işten en çok istediğini elde etmişti. Darth Maul’u kaybetmek bile buna değerdi. Sabırla uygun zamanın gelmesini bekleyecekti. Bir fırsat çıkmasını. Hazırlıklara şimdiden başlayacaktı.”
Sith’lerin felsefesi sonsuz bir güç arayışı ve bozulmuş ahlak anlayışına bağlıydı. Jedi’lar, korku, kararsızlık, şüphe, öfke ve aşk gibi duygular kişiyi Karanlık Taraf’a yönlendireceğine inansalar da.. Sith Felsefesi ise bu duyguları kendi çıkarlarına göre kullanılmasını bu kişiyi olduğundan çok daha güçlü bir hale getirdiğini, yarattığı kaos, yıkım, gibi kötülükleri onlara muazzam bir güç vererek; Her şeye sahip olma hakları olduğuna inanılardı. Çünkü Sith’lere göre Güç ve diğer tüm canlılar onlara hizmet etmek için var olmuşlardı. İşte Jedi ve Sith’leri birbirinden ayıran faktör buydu. Sith’ler ve Jedi’lar iyilik ve kötülük gibi basit bir ikilem veya kavram değildi. Kendi idealleri olan varlıklardı. Maul, Sidious ve Krayt gibi Sith’ler var oldukça Obi-Wan, Windu ve Cade Skywalker gibi Jedi’lar hep onları durdurmak için orada olacaklardı. Bu sonsuz bir döngüydü.
Zeminde acıyla kıvranan Luke, ölmek üzereyken, “Baba, lütfen. Yardım et,” diye feryat etti.
Vader, Luke acı içinde iki büklüm olurken İmparator’un kurbanına yıldırım göndermeye devam edişini izledi. Vader’ın, Luke’un ölmek üzere olduğundan şüphesi yoktu. Oğlu acı içinde bağırıyordu.
Sadece benim oğlum değil…
İmparator bir yıldırım daha gönderdi… ya da Padmé’nin oğlu değil…
Luke daha şiddetle bağırdı.
…o beni seven… oğlum.
Aydınlık Taraf; Güç’ün Temiz Sayfası
Aydınlık Taraf benliğin, barışın, bilgeliğin ve düzenin tarafıydı. Onlar hep galaksideki kaosa, yıkıma, şiddete ve kötülüğe karşı durmaktı. Sith’lerin ortalıktan kaybolmasıyla 1.000 yıllık barış dönemi başlamıştı bu Jedi’ların en rahatladığı dönemdi aslında düşman hiç yok edilmemişti. Kötülük tam tersine dahada güçlenmişti geri dönecekleri günü bekliyorlardı. Büyük Jedi Katliamından önce Jedi’lar, aslında Karanlık Taraf’ın oyunlarında bir alet olduklarını bilmeden yavaşça kendi yaptıklarını sanki kaderin onlara yaptığı bir oyunmuş gibi oynamaya devam ettiler.. Jedi’lar kaybetti çünkü başlarında ki tehdidi görmediler.. Jedi’lar kaybetti çünkü büyük oyunu göremediler… Sith’lerin onlara hazırladığı oyunu göremediler… Lord Sidious’u göremediler göremedikleri “Gizli Tehlike” onların sonunu getirmişti. Yoda ve Obi-Wan gibi tüm Jedi’lar bu tehdit karşısında çaresiz kalmıştı. Mace, her ne kadar bu tehdidi yok etmeye en çok yaklaşan isim olsa da o bile olacakları değiştiremezdi… Mace’in güce bile olacakları değiştirmeye yetmezdi bu ondan fazlasıydı. Mace kaybetmemişti ancak hep kaybedenler ölmezdi Mace. Mace olduğu için ölmüştü…
“Bunu Cumhuriyet için yapmıyorum. Bunu senin için yapmıyorum. Bunu kendim için bile yapmıyorum. Bunu çocuğumuz için yapıyorum. Ve bizim çocuğumuzun çocuğu. Belki de biz gelen kötülüğü göremeyeceğiz, ama onlar görecek. Biz Cumhuriyet’i onlar için korumak zorundayız. Kendi mutluluğumuzu riske atmalıyız ki bizim belki de hiç bilemeyeceğimiz hayatı yaşasınlar.”
– Revan’dan Bastila’ya Bilinmeyen Bölgeler’e gitmeden önce
Bir çok insan Jedi’ların meditasyon yapmasına takmış durumda.. Şunu belirtmek isterim ki Jedi’lar durduk yere savaş meydanında oturup meditasyon yapmıyorlar. Genellikle boş zamanlarında yani onları göreve yollamadıkları sıralarda Meditasyon yapıyorlar ki bazı Jedi’lar boş zamanları Işın Kılıcı antrenman yaparak geçirirlerdi. Meditasyon aslında zihinsel bir antrenmandı ve bu sayede, refleksif düşünce zihninin daha derin bir rahatlama veya farkındalığı geliştirilirdi. Ki bunu sadece Jedi’lar değil Sith’lerde yapardı. Meditasyon ayrıca duygusal kontrolü arttırmak ve ya Güç ile bağlantılarını arttırmak için kullanılırdı. Meditasyon sayesinde aslında bir robot olarak görülen Jedi’lar aslında Meditasyon yaparak bu kadar sakin ve dinginliğini koruyabilirdi. Sayısız savaşta Cumhuriyet’i koruyan hep Jedi’lar olmuştu. Bu kadar savaşın dökülen kanları zihinlerinden ancak meditasyon yaparak atabiliyorlardı. Meditasyon aslında Jedi’ı Jedi yapan şeydi. Jedi’ların yaşamı fedakarlıktı. Jedi’ların yaşamı gözden çıkarılabilir bir şeydi. Bu Jedi’ların farkında olduğu bir gerçekti…