“Büyükbabamla gurur duymam, onun sonunu getiren zayıflıklarını görmediğim anlamına gelmez.”
Ama bu konuşan yaralı gururunun sesiydi. Bunu aşması gerekiyordu. Bütün o küçük zihinlerin korkusunu. Ben Skywalker’ı karanlık lordun varisi yapacak o nefreti aşması gerekiyordu.
Bütün bunların zamanı gelecekti. Şimdi, bir zamanlar Jacen Solo olarak bilinen adamın galaksinin sorumluluğunu omzuna alma zamanıydı.
“Caedus,” dedi. “Benim adım Darth Caedus.”

Jacen, her türlü fedakarlığı yapmaya hazır duruma gelmişti. Darth Caedus olmaya hazır duruma gelmişti. Yuuzhan Vong gibi, kendi inançlarına sahip olmayanlara karşı hiç hoşgörüsü kalmamıştı. Jacen Solo iddia edildiği üzere karanlığa bencil olduğu için düşmemişti, aksine bencil olmadığı için düştü. Tıpkı büyük babası gibi tıpkı seçilmiş olan gibi. Geleceğin akışını, damarlarında akan Skywalker kanı ile bükmüştü. Başarmıştı da kimseler farkında olmasa da. Jacen galaksiyi kurtarmıştı. Dayısını kurtarmıştı, annesini ve babasını ve kız kardeşini. Ve gene tıpkı Anakin Skywalker’ı anlamadıkları gibi Jacen Solo’yu da anlamamışlardı. İşte bu Darth Caedus’un hikayesi Jacen Solo ismini reddeden adamın hikayesi.

“Ne istemediğimi biliyorum bir düzenin ya da seçilmiş bir grubun üyesi olmayı istemiyorum. aydınlığa giden yolda bir rehber olarak görülmek veya cevaplayabileceğimden daha fazlasını soran öğrencilerin etrafımı sarmasını istemiyorum. Hepsinden önemlisi, kimsenin hayranlığını ya da beğenisini istemiyorum, bu sadece beni asıl öğrenmem gereken şeyden uzaklaştırır. Bir ışın kılıcı ustası ya da büyük bir pilot olmak gibi bir hayalim yok, ve hayır, hiçbir şeyi ve hiç kimseyi değiştirmeyi hayal etmiyorum. Kendimden başka.”

Jacen’ı karanlık tarafa yaklaştıran ilk etmen, Yuuzhan Vong savaşı sırasında Jedi düzenine olan inancını yitirmesi olmuştu. Jacen’a göre Eski Jedi şövalyelerini bitiren şey ateşe ateşle yanıt vermekti. Klon savaşları sırasında Jedilar’ın general olarak kullanılması doğru bulmuyordu tıpkı Mace Windu’nun söylediği gibi Jedilar’ın asker değil barışın koruyucuları olması gerekiyordu en azından Jacen buna inanıyordu. Kardeşinin gözlerinin önünde öldürülmesi ve Vong’lar tarafından uğradığı işkenceler de Jacen’ı Karanlık tarafa  yaklaştıran diğer etmenlerdi.  Savaştan sonra, Han ve Leia’nın çabalarına rağmen, Jacen kendini kardeşi Anakin’in ölümünden sorumlu tuttu ve Jedi Düzeni’nden ayrılmaya karar verdi. Savaş bittikten sonra, Jacen nasıl gerçek bir Jedi olunabileceğini sorgulamaya başlamıştı.  Bu onun dönüşü olmayan yolculuğunun başlangıcıydı.

 

“Bu benim kaderim, Mara. Galaksiye barış, düzen ve adalet getirmek. Bunun için seni öldürmem gerekiyordu. Çok fazla insanın hayatını kurtardın. Allana’nın hayatını. Ben’in hayatını. Teşekkür ederim. Bütün bunlar boşuna yaşanmadı”

– Jacen’dan Mara Jade’e.

Jacen, Jedi düzeninden ayrıldıktan sonra galaksiyi dolaşıp kadim Güç’lere ulaşmaya çalıştı. İlk durağı Kathol Rift olmuştu, burada yaşayan gizemli Aing-Tii keşişlerinden Flow-walking güç tekniğini öğrendi, bu teknik ona geçmişe ve geleceğe bir geçiş kapısı sundu. Olası gelecekler zihninde akmaya başladı, Bildiği her şey kendisiyle birlikte yok oluyordu. Bütün bu yollar, galaksinin dağılmasına çıkıyordu. Her köşede bir isyan, Galaktik İttifak kanserli bir vücut gibi dağılıyordu. Milyarlar yok oluyordu. Masum insanların çığlıkları Jacen’ın kulaklarında çınlıyordu. Ve her seferinde, Jacen Solo ve Luke Skywalker’ın kaderi kesişiyordu. İkisi karşı karşıya geliyorlardı, etraflarındaki görüntü sürekli değişse de; ellerindeki ışın kılıçları ve suratlarında öfke değişmiyordu. Savunuyorlar, saldırıyorlar. Işın kılıçlarının etkisi, etraflarındaki karanlığı aydınlatıyordu. Savaşmaya devam ediyorlardı, yaşadıkları kayıplar onlara güç veriyordu.

Ancak her seferinde Jacen Luke’u  öldürene dek. Luke ölüyor evet; Luke Skywalker Sith’i yok eden adam, dayısı, akıl hocası ölüyor. Jacen bir şeyler yapmak zorundaydı, ve zorunda olduğu şey kendi sonunu getirse bile bunu yapacaktı. Ve tıpkı büyük babasını durduramadıkları gibi Jacen’ı da durduramayacaklartı.

Gelecek, Yoda’nın sıkça bir şekilde söylediği gibi, her zaman hareket halindeydi ve bir olayın birden fazla sonucu olurdu. Jacen… o özeldi, o galaksiyi daha önce de kurtarmıştı. O Onimi’yi yok etmişti. O Yuuzhan Vong’un liderini yok etmişti. Ama bu sefer kader onu farklı yollara yönlendirecekti. İşte tam burada Jacen ve büyük babası Anakin Skywalker’ın kaderleri bir kez daha kesişiyordu.  Jacen, sevdiklerini kurtarmaya çalışıyordu. Luke Skywalker’ı kurtarmıştı. O Leia ve Han’ı kurtarmıştı. O Jaina’yı kurtarmıştı. Ve eşini ve kızını. Ve galaksiyi. O tüm herkesi kurtarabilmek bu yola girmişti. Ama öncesinde tüm bu olanlar yaşanmadan önce… Darth Caedus ismini almadan önce olanlar onun hareket halinde olan kaderini bu noktaya getirmişti.

Arkadaşlar işte Legends’te Jacen’ın karanlık tarafa geçmesinin nedenleri bunlardı, lakin aynı motivasyonu ne yazık ki yeni Canon’da göremedik.

Bir sonraki yazıya kadar esenlikler…

Önceki İçerikStar Wars’da Canon-Legends ikilemi
Sonraki İçerikNedir bu Yuuzhan Vong?
Eren Esatoğlu
Bir Star Wars hayranı. Amatör bir yazar. aynı zamanda genç bir donanımcı. En büyük hayali ise Star Wars'u Türkiye'de ileri taşımak