Mara Jade Skywalker

İmparatorluğun en ölümcül ajanlarından birisinin Asi ittifakı’nın en büyük kahramanıyla evlenmesinin ardındaki ironi gerçekten büyüktü, fakat her iki taraftan da pek çok kişi bu sembolizmden mutluluk duydu.

Luke Skywalker’ın eşi ve yeni Jedi Düzeni’ndeki az sayıdaki Jedi Ustası’ndan biri olduğu için Mara Jade kendisini toplumun ilgisinden uzak tutmanın çok güç olduğunu kısa sürede farketti. Oysa ki önceki hayatının tamamını adeta görünmez olarak geçirmişti. İmparator’un Eli diye bilinen son derece gizli ajanlardan biri olarak çok az kişi tarafından varlığı biliniyor, onu tanıyanlar ise gerçekte ne olduğunu çoğunlukla bilmiyorlardı.

mara-jade-skywalker_sw-evreni

İmparator Palpatine Mara’yı o daha küçük bir kızken keşfetti. Çok küçük olduğu için ne bundan önceki hayatını, ne de ailesini hatırlayabiliyordu. Palpatine’in gözetimi altında yetiştirilen Mara usta bir savaşçı, casus, tetikçi ve sahip olduğu mavi ışın kılıcını çok iyi kullanabilen bir dövüşçü haline geldi. Güç’ün aracılığıyla galaksinin neresinde olursa olsun Palpatine’in sesini ve direktiflerini duyabiliyordu.

Mara Büyük Moff tarkin’in özel malikanesine ve gizli bölmelerine başarıyla sızarak yeteneklerini kanıtladıktan sonra Palpatine onu resmen İmparator’un Eli ilan etti. Bu pozisyonda başka ajanlar da vardı, fakat palpatine bunların her birine tek El’in kendileri olduğunu söylemişti. Sadece yüksek rütbedeki birkaç kişi Mara’nın gerçek rolünden haberdardı, bunlara Darth Vader ve Büyük Amiral Thrawn da dahildi. Diğerleri onun sadece Palpatine’in sarayındaki bir süs nesnesi olduğunu sanıyorlardı.

Görevlerini yerine getirebilmesi için Mara’ya kendi özel gemisi ve K3 adında bir protokol droidi sunuldu. İmparatorluk boyunca pek çok yere giderek efendisinin emirlerini yerine getirdi ve hayatta kalan son bazı Jedi’ların da avlanmasına yardım etti. Dark Woman adıyla bilinen efsanevi jedi ustasının saklandığı yeri de Yavin Savaşı’ndan kısa bir süre önce Mara keşfetti, fakat Palpatine onu öldürme görevini Vader’a verdi.

Yavin’den sonra Mara Asi İttifakı’ndaki düşmanları hakkındaki dosyalardan bilgi toplayıp onları tanıma işine girişti. Bunların başında as pilot ve jedi adayı Luke Skywalker geliyordu. Vader Bulut Şehri’nde Skywalker’ı tuzağa düşürmeyi başaramayınca İmparator, Mara’ya genç asiyi öldürmesi için gizli emirler verdi. Mara izleri takip etti ve Jabba’nın sarayına Arica adlı bir dansçı kız kılığında sızdı. Fakat Jabba’nın kendi karşı-ajanlarından biri olan Melina Carniss tarafından açığa çıkarıldı ve Luke’u sarayda öldürme denemesi boşa gitti. Sonra da Jabba onu yelkenli mavnasına almayı reddedince Mara öfke içinde Büyük Carkoon Çukuru’na doğru yola çıkan mavnanın arkasından bakmaktan başka birşey yapamadı.

Başarısız olmuştu. Fakat Palpatine fazla bir tepki göstermedi ve Mara’ya yeni bir görev verdi: Darth Vader’ın Prens Xizor’u öldürmesinin ardından yeraltı dünyasında meydana gelen güç boşluğunda kendisine yer edinmeye çalışan suç lordu Dequc’u öldürmek. Mara işi tamamladı, daha doğrusu tamamladığını sandı ve Coruscant’a geri döndü. O sırada öfke dolu bir çığlığın Güç aracılığıyla beyninde yankılandığını hissetti. En büyük kabusu gerçek olmuş, ustası Palpatine ölmüştü. Mara’nın zihninde Vader ve Skywalker’ın birlikte Palpatine’i öldürdükleri bir görüntü belirdi ve bilinçaltında ustasının ölürken kendisine verdiği son emri duydu: ”Luke Skywalker’ı öldüreceksin.”

Palpatine ölür ölmez İmparatorluk İstihbarat Direktörü Ysanne Isard, başa geçen Sate Pestage’ın elinden iktidarı alma planları yapmaya başladı. Isard Mara’nın gerçekte ne olduğunu bilenlerden birisiydi ve Mara onun için bir tehdit oluşturuyordu. Bu yüzden onu yakalatıp hapsettirdi, fakat Mara kısa bir süre sonra kaçmayı başardı. Gizli harekat tekniklerine başvurarak ve sürekli hareket ederek peşindeki İmparatorluk ajanlarını silkelemeyi başardı, galaksinin sınırlarına kaçtı.

Düzinelerce sahte kimlik kullanan Mara, arada bir ölü ustasını onurlandırmak için eski, yarım kalmış bazı görevleri de yerine getirdi. Qiaxx’tayken öldürmüş olduğu Dequc’un aslında bir dublör olduğunu öğrendi ve gerçek Dequc’u da bulup ortadan kaldırarak görevini tamamladı. Kintori’deyken yolu Yeni Cumhuriyet generali Crix Madine’le kesişti ve ona kimliğini belli etmeden hain bir İmparatorluk valisini susturmasında yardımcı oldu.

Dequc görevi sırasında Chiara Lorn ismini almıştı. Daha sonra da Merellis adıyla bir swoop çetesinin teknisyeni olarak çalıştı. Bir kaç yıl sonra da Varonat gezegenine giderek burada teknisyen olarak çalışmaya başladı. Şimdi de adı Celina Marniss, yani Jabba’nın sarayında işini bozmuş olan Melina Carniss’in ismiyle oynanmış haliydi. Endor’dan dört buçuk yıl sonra bir kaçakçı grubunun şefi olan Talon Karrde Varonat’a geldiğinde onun hayatını kurtardı ve müteşekkir olan Karrde, Mara’ya grubuna katılmasını teklif etti. Mara da bunu kabul etti ve ustasının ölümünden beri ilk kez biryerlere ait olduğunu hissetti. fakat ya kader, ya da Güç’ün bir oyunuyla en büyük düşmanı olarak kabul ettiği Luke Skywalker kelimenin tam anlamıyla kucağına düştü. Karrde Skywalker’ı o sırada liderliği almış olan Thrawn’a ödül karşılığı satmayı düşünürken Mara da İmparator’un Luke’la ilgili verdiği son emriyle mücadeleye başladı. Fakat Luke’u öldürmek yerine Karrde ve organizasyonu korumak adına sürekli kendisini Luke’a yardım ederken buldu.

Kısa bir süre sonra Thrawn mara’yı yakaladı ve ona gerçeği açıkladı. İmparator’un tek El’i o değildi, daha başkaları da vardı. Thrawn Mara’ya güçlerinde bir komuta mevkii önerdi, fakat ardından Katana Filosu’nun yerini bulabilmek için Mara’yı aldatıp patronu Karrde’yi yakalamakta kullandı onu. Mara tekrar nefretini yutup Luke’tan Karrde’yi kurtarmada kendisine yardımcı olmasını istedi.

Yeni Cumhuriyet subayları haklı nedenlerle Mara’ya güvenmemeyi sürdürdüler, fakat Luke ve dostları Thrawn’ın Wayland’deki gizli üssünü bulup sabote etmede onun yardımından faydalandılar. Burada Mara iki klon öldürdü. Biri deli jedi ustası Joruus C’baoth, diğeri de C’baoth tarafından yaratılmış ve bir zombi gibi ona itaat eden bir Luke klonu. Böylece Mara teknik olarak Palpatine’in son emrini de yerine getirmiş oldu.

Luke Mara’ya Bulut Şehri’nde kaybetmiş olduğu fakat şimdi Wayland’de bulunan mavi ışın kılıcını hediye etti. Mara bu silahı, Isard’ın ajanlarından kaçarak geçirdiği yıllarda kaybettiği ışın kılıcının yerine kullanmaya başladı. Mara bu dönemde tam bir jedi şövalyesi olmayı düşünmöeye başladı, fakat bunu Luke’un yardımıyla yapmak istemediğinden Skywalker’ın eğitimini şimdilik reddetmiş olan Kyle Katarn’ı buldu. İkisi bir süre ortak bir eğitim süreci başlattılar ve Güç hakkında kendilerini eğittiler. Mara bu arada kendi ışın kılıcını da yaptı.

Palpatine bir klon vücutla mezardan geri döndüğünde, Mara onun gerçek Palpatine olduğuna inanmayı reddetti. Palpatine de eski ve kendisine ihanet eden ajanını reddetti ve Sedriss gibi karanlık taraf savaşçılarını kullanmaya başladı.

Mara Yeni Cumhuriyet’e resmi olmayan yollardan yardım etti ve Coruscant’ın tahliyesinde bazı gizli bilgilerin İmparatorluğun eline geçmemesini sağladı. Klon İmparator’a karşı savaşın en şiddetli olduğu günlerde Dromund Kaas’a yolculuk ederek burada Kyle Katarn’ı içine düşmüş olduğu karanlık Sith güçlerinden kurtardı.

Aydınlığa geri dönen Katarn, Güç’le ilgili daha çok öğrenecek şeyi olduğunu anladı. Mara aynı şeyin kendisi için geçerli olduğunu da biliyordu. Katarn Luke’un jedi akademisinin ilk öğrencilerinden biri oldu, Mara da Talon Karrde’nin oluşturduğu Kaçakçılar Koalisyonu’ndaki işlerinden fırsat buldukça burayı ziyarete geldi.

Endor’dan yedi yıl sonra, Amiral Daala’nın ilk yenilgisinin ardından Mara Kessel’deki spice madenlerinin yönetimi için Lando Calrissian’la ortaklığa girişti. Ortaklıkları başka iş anlaşmalarına da uzadı, fakat Calrissian’ın yarı-ciddi tüm çabalarına rağmen romantik bir ilişkiye dönüşmedi. Talon Karrde için Mara ve Lando ikilisi Karrde’nin eski patronu, esrarengiz Jorj Car’das’ı bulmak için yıllarca uğraştılar.

Karrde’nin ortağı olarak Mara’nın elinin altında pek çok gemi vardı, ama hiç biri kendi kişisel gemisi değildi. Sonunda kendisine ait özel bir gemisi oldu ve buna Jade’s Fire adını verdi.

Mara bu gemiyi kullanarak kendisine ait bazı özel ticari işleri de yürüttü. Corellia krizi sırasında kendisine duyulan tüm şüphelere rağmen Leia Organa Solo’nun rehinelikten kurtulmasına yardımcı oldu. Bunların ardından da Karrde’nin giderek yasal hale gelen organizasyonuna geri döndü. Büyük Amiral Thrawn’ın da hayata geri döndüğü iddialarının ortalıkta dolaştığı kriz sırasında Bilinmeyen Bölgeler’den gelen bir takım yabancı sinyalleri izleyerek Nirauan’a geldi, fakat sinyali aniden kesildi. Bunun üzerine Luke hemen onun yardımına koştu. İkisi birlikte Thrawn’ın Eli olarak bilinen gizli Chiss üssüne sızdılar ve Thrawn’ın fanatik takipçilerinin İmparatorluğa ulaşmasını geciktirmek için Jade’s Fire’ı üssün hangarına uzaktan kumandayla çarptırarak tesisin girişini tıkadılar.

Nirauan’daki maceraları sırasında Luke ve Mara, geçmişteki düşmanlıklarına rağmen birbirleri için çok iyi olduklarını ve adeta bir bütünün iki yarısı olduklarını farkettiler. Coruscant’a döndükten ve İmparatorluk-Cumhuriyet barışından kısa bir süre sonra evlendiler, fakat bela çıkarmaya çalışan bir grup eski İmparatorluk fanatiği az daha seremoniyi mahvediyorlardı.

Yok olan Jade’s Fire yerine Luke mara’ya Jade Sabre adlı yeni bir gemi hediye etti. Takip eden birkaç yılda Luke vaktinin çoğunu Akademi’de harcarken Mara tek bir yerde durmamayı tercih etti ve Akademi’den yeni mezun olan jedilara ilk görevlerinde yardım etti, ayrıca Mirax Terrik’le bir dizi macera da yaşadı.

Monor II’ye giden bir grup diplomata eşlik ederken Mara Yuuzhan Vong ajanı Nom Anor tarafından yayılan ölümcül ccomb sporlarıyla enfekte oldu. Buna maruz kalan diğer herkes ölürken mara Güç sayesinde hayatta kaldı, fakat hastalığa karşı verdiği aralıksız savaş onu günden güne güçsüzleştrdi. tüm bunlara rağmen Mara Jaina Solo’yu jedi öğrencisi olarak aldı. Artık bir jedi ustasıydı.

Yuuzhan Vong istilasının başlangıcında Mara sessiz Dantooine’e iyileşmek amacıyla çekildi, fakat barbar Vong lar buraya da saldırınca gemisi Jade Sabre’ı da kaybetti. Hastalığına rağmen Ithor’da savaştı ve gizemli bir yaratık olan Vergere’nin ona bir şişe içinde verdiği gözyaşlarının hastalığını remisyona sokması üzerine uzun süredir ilk kez gerçek anlamda tekrar umut hissetti. Üçüncü gemisine de Jade Shadow adını verdi ve Vong’lara karşı Duro’da savaştı ve burada kendisine hastalığı bulaştıran Nom Anor’la da yüzleşti, ama Vong ajanını elinden kaçırdı.

İşte bu Duro görevi sırasında mara Güç aracılığıyla vücudundaki bir oluşumu hissetti ve hamile olduğunu anladı. Hastalığının geri dönmesine ve hem bebeği, hem de kendi hayatını kaybetme riskine rağmen bbeği taşıdı ve başarılı bir doğumdan sonra Luke ve mara ilk çocuklarına ben ismini verdiler. Mara’nın hastalığı da tamamen yok oldu.

Ben’in doğumundan sonra Mara Vong’ları galaksiden söküp atmak konusunda her zamankinden daha kararlı bir hale geldi. Bu barbarların kontrolü altındaki bir galaksi gelecek nesil Skywalker’ların yetiştirileceği bir yer olamazdı.